Bir dönem gazetecilik yaptım. Toplumun halini-durumunu kendine dert edinmiş bir kişi veya yapının toplumsal sorunlara karşı duyarsız olması da düşünülemez elbette. Ben de bir gazeteci olarak ilimizin her sorunuyla ilgilenmeye çalışıyor, toplumda farkındalık oluşturmaya gayret gösteriyordum.
İşimi yaparken, hakaret ve haksızlık etmeden, görevimin kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirmek olduğunu, kalemimi doğru ve adil kullanmam gerektiğinin de bilincinde olarak çalıştım. Çünkü her ne durum ve konumda olursak olalım gayemizin hak ve adalet çerçevesinde halka hizmet olması gerektiğini düşünüyorum.

Şimdi size, şahit olduğumuz, belki bazılarımızın farkında olduğu ama bazılarımız da çok da fark etmediği Muşa dair 2-3 detayı anlatacağım. Daha sonra yorumu size bırakacağım.

Gazetecilik yaptığım dönemde, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Muş’a gelecek. Dönemin Belediye Başkanı kenti süslüyor! Cumhurbaşkanı ilimizin en işlek ve renkli caddesi olan İstasyon Caddesinden Belediye önüne gelecek. Zaten başka bir yerden gelme-getirilme şansı da yok. Kale mahallesine helikopterle inecek değil elbet.
İstasyon caddesinin orta refüj ile kaldırım taşları sarı ve beyaza boyanıyor. Şehir rengârenk!

O arada ben de, daha önce yaptığım çalışmaları bir araya getirerek “Muş’un ön ve arka sokakları” diye bir haberi kamuyla paylaşmıştım. Muş’un ne kadar sahipsiz olduğunu, idarecilerin ise ilimizin sorunlarına karşı ne kadar duyarlı! Olduklarını dile getirmek adına, ilimizin gerçek halini (ön ve arka sokaklarını) yaptığım bir haberle kamuoyuyla paylaştım. Ama gören olmadı. Görmek istemediler, istemiyorlar.

Derken üzerinden zaman geçti. Bu kez Başbakan Binali Yıldırım Muş’a gelecek. Yine her yer süslenmiş! Coşkulu bir kalabalık Belediye Meydanında Başbakanı bekliyor. Fakat Başbakan gecikiyor. Sisten dolayı helikopter rotayı şaşırmış. Ama her ne hikmetse bu kez ülkenin Başbakanının helikopteri yolunu şaşırıyor ve Başbakan Muş’un ‘arka sokaklarına ‘ (Kale Mahallesine) iniyor. Şaşırıyor. “burası neresi, hangi köy?” diye soruyor. Gelen cevap “burası Muş Merkez Kale Mahallesi” şeklinde karşılık buluyor. Bu vesileyle Başbakan; hem Muş’un gerçek yüzüne, hem de ilgililerin Muş’a olan ilgilerine! tüm çıplaklığıyla şahit oluyor. Şahit oldu da… Ne oldu, ne değişti?

Ve en son geçtiğimiz yıl, 2017’de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt Zaferi Kutlamaları için İlimize gelecek. Altyapı (kanalizasyon) çalışmaları nedeniyle şehrin altı üstüne gelmiş. Yapılan düzensiz çalışmalar halkı canından bezdirmiş, esnaf işyerini açamaz duruma gelmiş… Esnaf günde birkaç kez malzemesinin tozunu almak zorunda kalıyor. Tam bu arada her ne hikmetse, yerel idare esnafı hatırlıyor ve esnafı ziyarete çıkıyor. Esnaf derdini anlatıyor ve bakın ne oluyor.

Biz de her zaman olduğu gibi esnafımızı ziyarete çıkmışız. Bir esnafımız; Milletvekili ile Belediye Başkanının kendilerini ziyaret ettiğini, esnaf olarak yaşadıkları sıkıntıları kendilerine ilettiklerini söyledi. Ve istasyon caddesinin niçin sadece bir tarafının alelacele asfaltlandığını kendilerine sorduğunu, “Cumhurbaşkanı gelecek bu yüzden burayı asfalt yaptık” şeklinde bir cevap aldığını söyledi. Esnaf; bu tavrın yanlış olduğunu kendilerine iletince, idarecilerimiz esnafa küserek dükkânı terk ediyor. Bilmiyorum… Bunu bana anlatan esnaf… Yaptığımız ziyaretlerde, esnaftan idarecilerimize dair buna benzer birçok şey dinledik.

Sorumluluğun gerekliliği; yanlış yaptığınızda, yanlış olduğunuzu, yanlışlınızı düzeltmeniz gerektiği size söylenirken buna en güzel karşılık teşekkür etmek ve o yanlıştan biran önce vazgeçmektir. İdareciye ve sorumlu olan kişi-kişilere yakışan davranış budur.
‘Ben yanlış bir iş yaptığımda ne yaparsınız’ dedikten sonra, bir sahabenin ‘seni bu kılıcımla düzeltirim’ uyarısına karşı; ‘Allaha hamdolsun ki, ben yanlış yaptığımda beni düzeltecek kardeşlerim var” diyen Hz. Ömer’in adaletine ne kadar da muhtaç ve hasretiz.

İslam’ın adaletine teslim olmuş, adaletli olma ve adaleti icra etmede Hz Ömer’i kendine rehber edinmiş idarecilerin işbaşına gelmeleri temennisiyle…

Allah emanet olunuz…