Allah’ın adıyla…
Fıtrat gereği insan hem iyilik hem kötülük yapma özelliğine sahip bir varlıktır. Dolayısıyla hayatın her alanında ve her anında iyilik ve kötülük, bir imtihan olarak karşısına çıkar ve kendisine ikisi arasında imtihan gereği tercih yapma fırsatı ve olanağı sunar.
Asıl olan ise, iyilik ve kötülüğün insanın benliğine ekilmiş iki tohum gibi olmasıdır. Bu tohumların yeşermesi, filizlenerek kök salması, dallanıp budaklanması ve büyük koca bir ağaç halini alması, fırtına, sel ve diğer doğal afetlere karşı sağlam ve dimdik durabilmesi için düzenli bir bakıma ihtiyaç duyar. Böylece bu tohumlardan hangisinin bakımı daha iyi yapılırsa o tohum yeşerecek, büyüyecek ve gelişecektir. Ama gelişi güzel bir bakım sonucu iyilik ve kötülük arasında birbirini boğma adına büyük ve çetin bir mücadele olacaktır. Yani düzenli veya düzensiz olarak her ikisini de sular, gübresini verir ve torağını havalandırırsanız aynı oranda birbirini sıkıştıran, boğan ve yok etmeye çalışan iki güç meydana getirmiş olacaksınız. Birbirine denk iki gücün arasındaki çekişme ve mücadelenin kaybedeni çevreninde etkisiyle genelde iyilik olacaktır. Ama düzenli olarak sadece iyilik tohumunun bakımını yapar suyunu, gübresini verirseniz, toprağını havalandırır sevgiyle bakarsanız, arada sırada gayri ihtiyari sulanan kötülük tohumuna karşı bariz bir üstünlük sağlayacaktır. Konuyla ilgili olarak Allah’u Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor. “Ona (insanın nefsine, öz benliğine) kötülük ve iyiliği idrak kabiliyetini ilham edene yemin olsun ki, nefsini (kötülüklerden) temizleyen gerçekten kurtuluşa ermiştir. Onu kirletip (kötülüklere) gömen de hüsrana uğramıştır.” (Şems, 91/8-10)
Sözün özü eğer iyiliği beslerseniz iyilik, kötülüğü beslerseniz kötülük kazanacaktır. Son olarak konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm bir kıssayla bitirmek istiyorum…
Yaşlı Kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve 12 yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla, sordu dedesine: Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. “Onlar” dedi, “Benim için iki simgedir evlat.” Çocuk “Neyin simgesi” diye sordu. Dedesi “İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları. Çocuk, sözün burasında; ‘Mücadele varsa, kazananı da olmalı’ diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi: “Peki” dedi. Çocuk “Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi? ”Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa. Dedesi “Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem!”
Selam ve dua ile…
- Etiketler
- Hangisini Daha İyi Beslersem!

- M. Şirin ÇAĞLAYAN
- Sanal Bir Hayat Yaşıyoruz
- 9 Ağustos 2018- 15:46:07
- Muhammed MİRDESİ
- Hangisini Daha İyi Beslersem!
- 7 Ağustos 2018- 14:04:46
- Z. Abidin GÜLSEVER
- İmanın Tadı
- 5 Ağustos 2018- 15:47:08
- Mansur YILMAZ
- Amacımız için ne yapıyoruz?
- 7 Şubat 2018- 16:33:53
- Konuk Yazar
- Aidiyet Duygusu
- 30 Ekim 2018- 14:46:03
- Harun Yedidağ
- Batın’ın Batık Değerleri
- 6 Temmuz 2018- 14:06:29