İlimizde görev yapan en genç öğretmen ile emekliye ayrılan bir öğretmen, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla düzenlenen programda konuştular.

24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Muş Öğretmenevi’nde gerçekleştirilen programda ilimizde görev yapan en genç öğretmen Zeynep Tanas ile emekli öğretmen Mehmet Güneş birer konuşma yaparak öğretmenliğin önemine değindiler.

Emekli Öğretmen Güneş, sözlerine şöyle başladı: “24 Kasım Öğretmenler Gününüzü en samimi duygularımla kutlar, sağlık ve başarılar dilerim. Öğretmenlik mesleği her şeyden önce bir ideal, gaye ve hizmet mesleğidir. Bu mesleğe 42 yıl hizmet etmenin gururunu yaşamaktayım. Toprak altına atılan bir tohumun onlarca tohum verebilmesi için kendisini veda etmesi gibi, bir öğretmende hayatını bu anlamlı ve şerefli meslek uğruna adayabilmelidir. Bir insanın kurtarılması bir Âlemin kurtarılması kadar önemli olduğu çok iyi bilinmelidir. Çünkü toplumları fertler oluşturur. İyi eğitilen bir insan, huzurlu bir toplum ve mutlu bir gelecek demektir. Başağın yetişmesine engel zararlı otlar değil, Çiftçinin ihmalidir. Öyleyse muhatabı insan olan öğretmenlerin yapacağı hatanın telafisi yoktur. Düşünebiliyor musunuz, bir gözünden diğerine emanet etmediği, canı kadar sevdiği, umudunu bağladığı çocuğunu, aile bizlere gözü arkada kalmadan emanet ediyor. Bu umutları boşa çıkarmamalıyız. Çocuğa, aileye ve topluma önder ve örnek olmalıyız. Yanlışlardan arındırılmış, yurdunu, milletini seven, milli ve manevi değerlerine saygı duyan ve sahip çıkan bir neslin temelini ancak biz öğretmenler atabiliriz. Tüm bu samimi duygularım ile göreve yeni atanan ve ilimize gelen öğretmen arkadaşlarıma hoş geldiniz diyor. İlimizde halen görev ifa eden tüm öğretmen ve idari kadronun öğretmenler gününü kutluyor ve saygılar sunuyorum.”

İlimizde görev yapan en genç öğretmen, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Zeynep Tanas da, “Bugün burada, ilahi bir elçiliğin kutlamasını yapmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu kutsal günde ‘seher güneşi’ diye adlandırdığım genç meslektaşlarımı temsilen bir konuşma yapmak üzere huzurlarınızdayım. Burada olmanın heyecanını ve onurunu yaşadığımı sizlerle paylaşmak isterim. Vatanımız, iklimimiz ilimle dolsun, ruhlar şifa, dimağlar dirayet bulsun Bu özel gün, 24 Kasım Öğretmenler Günümüz kutlu olsun. Öğretmenliği ilahi bir elçilik, ilahi bir görev olarak addediyorum. Çünkü Hz. Âdem (a.s)’a bütün isimleri öğreterek bizlere ilim yolunu açan Yüce Yaratan’dır. Bizleri ilimle yükselten, İmam Gazali’nin deyimiyle diğer mahlukata üstün kılan özelliği yani ilmi bize bahşeden ancak ve ancak O’dur. Bu açıdan öğretmenliği sadece bir meslek olarak değil irşatta, ilmi yaymada, hakkı batıldan ayırmada bir vazifedarlık telakki ediyorum. İnşallah tüm öğretmenlerimiz bu ruhla yaşar, bu ruhla yaşatırlar nice nesilleri. Öğretmenliği ilahi bir görev olarak addettiğimi söyledim. Bu yolda ilk görev tabi ki peygamberlere verilmiştir. İlk peygamber Hz. Adem (a.s)’dan son peygamber, İki Cihan Serveri, Andelib-i Zişan, Habibullah, Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’e kadar bu kutlu görev süregelmiştir. Nitekim İnsanların En Hayırlısı: “Allah beni bir muallim olarak göndermiş bulunuyor.” Buyurarak üstlendiği vazifeyi bize aktarmaktadır… ki yaşantısıyla ve yaptıklarıyla bu vazifeyi devralacak bizlere de yol göstermektedir. Hz. Peygamber hayatının ilk evresinden son evresine kadar hiçbir zaman ilimden taviz vermemiştir. Nübüvvetinin daha ilk yıllarında, en sıkıntılı dönemlerini yaşadığında bile, Mekke’de ashabını, Dar’ul Erkam’da toplamış ve oray4 bir ilim yuvası haline getirmiştir. Bedir’de, mazlum bir toplumun dirilişinde, yükselişinde, esir olanlardan hürriyetleri karşılığında ilim öğretmelerini istemiştir. Çünkü Efendimiz biliyordu ki üzerimize güneş doğmadan yolumuzu bulamazdık ve üzerimize doğacak güneş Allah’ın hidayeti ve ilimdi. O da hayatı boyunca bu uğurda gayret sarf etti. Çünkü Allah; ‘Oku’ diyor, ‘Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Elbette bilen kıymetlidir.’ diyordu. Allah böyle buyuruyordu, Allah’ın elçisi de; ‘İlim öğrenmek her Müslüman’a farzdır.’, İlim ve hikmet Müslüman’ın yitiğidir. Nerede bulursa onu alsın. Buyuruyordu. Biz öğretmenler, biz peygamberlerin varisleri bu buyruklara duyarsız mı kalacağız? Allah’ın öğüdünü, Peygamber’in öğüdünü tutmayacak mıyız? Elbette tutacağız! Eğer kendimizi peygamberlerin varisleri olarak görüyorsak tutacağız. Ashab-ı Suffe gibi olacağız. Öğreneceğiz, öğreteceğiz. Harizmiler, Kindiler, Farabiler, Biruniler, Raziler, Cezeriler, İbni Sinalar, Cabir bin Hayyanlar, Ali Kuşçular yetiştireceğiz. Dinimizi ilimden, ilmimizi dinimizden yoksun bırakmayacağız. Ashab-ı Suffe gibi olacağız. Mescitte de ilim meclisine de aynı kapıdan gireceğiz, bugünkü gibi” ifadelerini kullandı.