“Bu hizmete, yani ehli imanı delalet-i mutlakadan kurtarmaya lüzum olsa dünyevi hayat gibi uhrevi hayatımı da feda etmeyi bir saadet bilirim. Binler dostlarım ve kardeşlerim cennete girmeleri için cehennemi kabul ederim.” diyor üstadımız Bediüzzaman.

“İslam bugün öyle mücahitler ister ki dünyasını değil, ahiretini dahi feda etmeye hazır olacak.” diyor Osmanlının son şeyhülislamı Mustafa Sabri Efendi.
Misafirlikte sabaha kadar ibadet edip ağlayan aşk ehli risalet ruhlu bir üstada “Üstadım sabah oldu. Bir nefes dinlenseniz.” diye söyleyen müride “İyi ama eğer bizde uyursak, bunca uyuyana kim imdat edecek.” diye cevap verir üstadımız.

İşte bunlardır, aradığımız risalet ruhlu insanlar. Bunlardır her dönemde çok az sayıda ortaya çıkmış olanlar. Günümüzde ise yok denecek kadar azalmış olanlar. Eğer Filistin’de İsrail’e karşı tüneller kazıp tünellerde cemaatle namaz kılanları ve Rabia meydanında kendilerini feda edenleri de görmeseydik herhalde bu dönemde böyle insanlar bir daha çıkmaz diye umutsuzluğa girecektik. Artık, gözlerimiz bu topluma bir umut olacak risalet ruhlu insanları ve onların öğrencilerini arıyor.

Çocuklarımıza örnek model olabilecek aşk ehli şahsiyetler arıyor gözlerimiz. Acaba bizler de bunların öğrencileri olabilir miyiz? İşte size onların sahip olduğu birkaç vasıf;

-Onlar sorumluluk alanlardır ve devamlı bu sorumluluklarının farkındadırlar. Sorumluluğun ağırlığı altında eğilirler ama hiçbir zaman pes etmezler. Sen onları gördüğünde fakir ve cılız sanırsın ama onlar sorunlar karşısında dikilmiş bir dağ gibidirler.

-Onlar büyük amaç ve hedefler peşinde koşarlar. Onlar bu yolda sürekli aktiftirler. Herkes gaflet uykusunda uyurken onlar bu uyuyanlara çare olmak için Safa-Merve arasında hareket halindedirler. Olumluları biraz daha çoğaltmak için gecelerini gündüzlerine katarlar. Bir bakarsın bir topluluğa İslam’ı haykıran bir Musab’dırlar. Bir bakarsın İsrail’in tankına karşı taş atan bir mücahittirler. Bir de bakarsın medresede öğrencilere ders veren bir müderristirler. Bir bakarsın sırtında gıda torbası ev ev gezen bir Ömer, bir Yasin’dirler.

-Onlar bu güzel hizmetle yol alırken ufak tefek sorunlara takılmazlar. Küçük sorunları büyütüp de maşuka ulaşma yolunda geri kalmazlar. Karşılarında yanan binada kardeşleri, evlatları yanarken kendileriyle uğraşanlara kulak asmazlar. Yapılan haksız eleştirilere, Rahmanın mütevazı kulları gibi tebessüm eder geçerler.

-Onlar her zaman dünyevi işlerini ve özel ilişkilerini davalarının mevcut hizmeti çerçevesinde ayarlarlar. Ne ticaretleri ne de makamları onları bu kutlu hizmetten alıkoymaz. Bir hizmete çağrıldıklarında dünyevi işlerini bahane göstermeden hemen koşarlar. Yapılan hizmetler arasında küçük büyük, önemli önemsiz farkını gözetmezler. Onların tek dertleri Allah’ın rızasını kazanmaktır.

-Onlar amaçlarının büyüklüğüne göre kendilerini yetiştirirler. Bir çok konuda kendilerini yetiştirip her ihtiyaç için hazır halde beklerler. Kendilerine bir görev verilince bir okun yaydan fırladığı gibi zaman kaybetmeden o işe koşarlar.

-Onlar Allah’ın evrensel olan davasını savundukları için her meseleye bu çerçeveden bakarlar. Hikmetle düşünüp hikmetle hareket ederler. Bir adım atmadan önce tefekkür denizine dalıp en iyi adımı atmaya çalışırlar.

-Onlar öyle bir aşka tutulmuşlar ki maşuka ulaşmak onların en büyük arzusudur. Bu sebeple önlerine çıkan hiçbir engeli kaçış için bir sebep görmezler. Özürlerin arkasına sığınmazlar. Korkularını ve endişelerini tedbir adı altında sunup geri adım atmazlar.

-Onlar seher vakitlerinde dua edip gözyaşı dökerken hizmette duygusal davranıp davalarına zarar vermezler. Onar sadece kendileri için değil bütün insanlığı huzura kavuşturmak için çaba sarf ederler. Onlar bu dertle yanıp tutuşurlar.

Kısacası risalet ruhlu olmak; fedakar olmaktır, aktif olmaktır, umut olmaktır, umut yaymaktır, devamlı Allah korkusunu içinde taşımaktır ve insanlar önünde bir mum gibi meşale olup kendini eritmektir. Bir daha ki konumuz meslek ruhlu kişilerin vasıfları hakkında olacaktır.

Allah’a emanet olunuz….